II. Tarım Gıda ve Beslenme Politikaları Konferansı

Tarım, Gıda ve Beslenmenin Geleceği İçin Büyük Buluşma

GIFT, her sene gündemi değiştiren tarım, gıda ve beslenme buluşmalarının ikincisi, 6- 7 Kasım 2018’de, Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD)’nin işbirliğinde, Ankara Swissotel’de gerçekleşti.

Türkiye ve yurt dışından pek çok uzman ve akademisyenin katılımıyla gerçekleşen programda, Türkiye’nin gıda sorunlarından, tarım ve hayvancılık politikalarına; iklim değişikliğinin tarımsal verim üzerine etkilerinden, tarımda alternatif enerji kaynakları ve akıllı teknoloji kullanımına pek çok başlık ele alındı; yanı sıra Türkiye’nin beslenme davranışları, beslenmeye dair efsane ve gerçekler tartışılarak bu alandaki politikaların oluşturulmasında bütüncül yaklaşım seçenekleri üzerine bilgi alışverişinde bulunuldu.

Program ertesinde, diyetisyen katılımcılarla beraber bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda, besin değeri bilgileri, besin takviyeleri, şeker ve sağlığa dair tartışmalarına yer verildi. Diyetisyenler, şeker ve farklı şeker türleri ile ilgili endişeleri dile getirdiler ve insanların gıda takviyesine ihtiyaç duyup duymadıklarına dair sorular sordular. Soruları yanıtlayan Dünya Şeker Araştırmaları Organizasyonu Genel Müdürü Roberta Re, bilimdeki en son gelişmelere dair bilgiler verdi. Bununla beraber, FoodPharma Danışmalık Genel Müdürü Dr. Gert Krabichler ve Medical Centre Grhingen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Manfred Eggersdorfer, gıda takviyelerinin sağlıklı yaşamı sürdürmek için nasıl yardımcı olabileceği konusunda bilgi aktardı.

NELER KONUŞTUK?

“Tarım, iklim değişikliğinden çok sert etkilenecek’’

Programın açılışını yapan GİFT Yönetim Kurulu Başkanı Samet Serttaş, başkanlık sistemiyle oluşturulan kurulların, politika yapımı bakımından önemine dikkat çekti ve sivil toplumun bu süreçlere sunacağı katkının hayati olduğunu dile getirdi.

Tarımın kaynak kısıtı nedeniyle pek çok riske açık olduğunu, özellikle de iklim değişikliğinden sert biçimde etkileneceğini belirten Serttaş, 10 yıl içinde iklim değişikliği kaynaklı verim kaybının yüzde iki olarak öngörüldüğüne vurgu yaptı.

“Gıda politikası, savunma sanayiden çok daha önemli hale gelecek”

Programa, endüstri, sivil toplum ve akademik çevreler kadar, devlet kurumlarından da üst düzey ilgi ve katılım vardı. Açılış oturumunda bir konuşma gerçekleştiren Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu, yeni kurulacak havza sistemi hakkında bilgi verdi. Bu sisteme göre, Bakanlık öncelikle hangi ürün en verimli şekilde nerede ve nasıl yetiştirilir, ticaret için en iyi nasıl değerlendirilir tespit edecek; akabinde bu ürün için gerekli teşviği belirleyerek üretim sürecini takibe alacak. Sistemin bir diğer hedefi ise, Bakanlığın bilgi, deneyim ve uzmanlığını ihtiyaçları olan alanlarda çiftçilerle buluşturmak olacak. Kendi kendine yetebilen bir gıda politikasına sahip olan olmayan ülkelerin, hiçbir alanda güçlerini sürdüremeyeceklerini dile getiren Aksu, gıda teknolojisi ve güvenliğinin, savunma sanayi ve bilişimden daha önemli hale geleceği günlerin uzak olmadığına dikkat çekti.

İklim Değişikliği

Prof. Dr. Suat Irmak  Nebraska Üniversitesi Öğretim Üyesi “Türkiye’de sıcaklıklar artıyor. Minimum ve maksimum sıcaklık değerlerinde artış var.  Ancak minimum sıcaklıkların artış hızı maksimum sıcaklığın artış hızından daha yüksek oranda. Kışın sıcaklıklar artıyor, ilkbahar erken geliyor, sonbahar gecikiyor, hayvanların göç dönemleri değişiyor. İşte bunlar dünyadaki tüm canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için zorunlu olan gıda, su ve çevre vb. temel yaşam kaynaklarını tehdit ediyor.”

“Küresel ısınma dünyanın her bölgesinde aynı etkiyi bırakmayacak. Yüksek enlemlerde sıcaklık artışı daha çok olacak. Küresel ısınma kaynaklı bölgesel hava değişiklikleri ölçülürse, iklim değişikliğinin tarım ve doğal kaynaklar üzerindeki etkisini azaltan daha iyi stratejiler de geliştirilebilir. Prof. Dr. Levent Kurnaz, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü 100 yılın sonunda içinde yaşadığımız bölgede yağış miktarı yüzde 30 azalacak. Bu yüzyıl bittiğinde Trabzon Adana gibi, Adana’da Kahire gibi olacak. İklim değişikliğinin getirilerine uyum sağlanmalı.  Birinci sırada tarım ve sulamayı uyumlu hale getirmek gerek.

Dr. Mehmet Uğur Yıldırım, DSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi Başkanı “Küresel ısınma neticesinde, taşkınlar ve kuraklık ortaya çıkıyor. Türkiye’de ortalama yağışların yüzde 40’ı kış, yüzde 26’sı ilkbahar, yüzde 24’ü sonbahar, yüzde 10’u yaz mevsiminde gerçekleşiyor. Fazla yağış sularını depolayarak kuraklığa karşı önlem alabiliriz. Boşa akan sonbahar ve kış yağışlarını, yazın ihtiyacın artmış olduğu yerlerde kullanabiliriz. Ayrıca, havzalar arası su transferi, ağaçlandırma, sulak alanların ve taşkın kontrol tesislerinin sayısını artırmak, şehir içme suyu şebekelerindeki kayıpları azaltılmak, atık suları arıtarak tekrar sulamada kullanmak gibi önlemler planlıyoruz. Su kaynaklarının yeterli olmadığı yerlerde, su tüketimi fazla olan ürünlerin ekimine kısıtlama getirilmeli. Suya göre ürün oluşturma politikasını hayata geçirebilmek için, DSİ’nin Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlanması bir fırsat.”

Yusuf Cemil Satoğlu, TARSİM Genel Müdürü “Davos Zirvesinin ekim ayı raporuna göre, 10 yıl içinde görülme olasılığı en yüksek risklerin ilk üçü, doğrudan ya da dolaylı olarak iklim değişikliği ile ilgili. İklim değişikliği Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Özellikle Güneydoğu, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde hava sıcaklığında 4-7’C lik artışlar, ülke genelindeki toplam yağış miktarında 250-300 mm’ye varan azalmalar, kısa süreli ani yağış ve dolu olaylarında artışlar görülecek.”Sara Marjani Zadeh, Su Uzmanı, BM Tarım ve Gıda Örgütü Asya OfisiSu kaynaklarının azlığı karşısında su talebinin artması ve toprağın giderek bozulması, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Asya bölgesindeki ana sorunları oluşturuyor. BM Gıda Tarım Örgütü (FAO)’nun yeni sloganı, ‘İklim değişiyor, dolayısıyla tarım ve gıda da değişiyor.

Gıda Politikaları

Kamil Özcan, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı “Türkiye, hayvan protein tüketimi bakımından Avrupa ortalamasının altında. Ülkemiz, dünyada etin en pahalı olduğu ülkelerden biri. Nüfus sürekli artarken, hayvan sayısı azalıyor, bu yüzden et tedarik sürecinde dışa bağımlı hale geliyoruz. Et tüketiminde kendi kendine yetebilen bir ülke olabilmek için önlem alınması gerekiyor.” Annemarie Kuhns, ABD Tarım Bakanlığı Mevcut gıda fiyat şartları ve enflasyon tahminleri;  çiftçiler, gıda işlemcileri, toptancılar ve perakendeciler için yararlı bilgiler sağlıyor. ABD gıda fiyat enflasyonu tüketici fiyat endeksiyle hesaplanıyor. İlk adımda, bir temel yıl, ikinci adımda bir sepet ürün seçiliyor ve son aşamada fiyatlar aynı sepet içinde toplanıyor. Gıda, ABD’de hanehalkı harcamaları içerisinde konut ve ulaştırma ile birlikte üç büyük harcama kalemi arasında yer alıyor. Gelecekteki gıda fiyat enflasyonunu tahmin edebilmek için gıda tedarik zincirini temsil eden verileri seçin. Perakende gıda fiyatlarını etkileyen çeşitli faktörleri değerlendirin, gecikme koşullarını açıklayan otoregresif bir analiz kullanın.”

Harun Seçkin, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı“Tarım sektörü, yaşadığımız yüzyılın en stratejik sektörü. Dünyada güvenilir gıda temini zorlaştığı için sürdürülebilir ve güvenilir gıda üretimi sağlamak önemli.

Biz,  Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü olarak, “Risk esaslı denetim” gerçekleştiriyoruz, gıdalarda kalıntı analizi yapıyoruz. Öte yandan, “En iyi denetçi tüketicidir” politikası ile Alo 174 gıda hattını kurduk.”

Tarımın Verimliliği

Abdülkadir Külahçıoğlu, Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği Başkanı “Gıda güvencesinin en önemli etmenlerinden biri, verimli ve kaliteli tarım. Uluslararası ticaretin önünü açacak olan da bu. Ürünlerin miktarı, ekonomiyi de etkiler.

Türkiye’deki tarımın yüzde 80’i susuz arazilerde yapılıyor. Bu sebeple yağışlar önemli. Nüfusu besleyecek sürdürülebilir uygulamaları mutlaka hayata geçirmek gerek. Sanayicilerin hem tüketicilere uygun üretimi sağlaması, hem de üretimde yurtdışı piyasalarıyla rekabet edebilir durumda olmasından dolayı dengeli fiyat politikası oluşturulması lazım. Bu noktada, Toprak Mahsülleri Ofisi ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın fiyat belirlemede önemli bir etken olacağını düşünüyorum.”

Kamil Özcan , Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı “Köylerin yaşam kalitesi düşerken, şehirlerinki artıyor. Öte yandan, çiftçiler üretim yapacak durumda değil, yapabilseler bile yeterli ücret alamıyorlar. İklim değişikliğinin etkilerini değerlendirebilecek ve buna yönelik önlem alabilecek çiftçiler de yok. Böylece şehirlere gitme arzusu artıyor, köyler boşalıyor.

Çiftçi-İşleyici Diyaloğu

Abdülkadir Külahçıoğlu, Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği Başkanı “Çiftçiden aldığımız ürün elimize homojen olarak ulaşmıyor. Biz de fiyat ve kalite arasında dengeleme yapmakta zorlanıyoruz. Ürünün tohum bazlı fabrikalara homojen olarak gelip işlenmesi; çiftçilerin de kaliteli üretimlere ve tohumlara yönlendirilmesi gerekiyor.”

Tarımda Alternatif Enerji Kaynakları

Serhan Süzer, Eko Grup Yönetim Kurulu Başkanı “İklim değişikliği savaşının en önemli unsuru yenilebilir enerji. Eko Grup olarak enerji bağımsızlığı için yüzde 100 yerli güneş paneli üzerinde çalışıyoruz. Tarım ve yenilebilir enerji ikilisine insanlar önyargılı yaklaşıyor oysa bunlar birbirlerini tamamlıyor. Elimizde büyük fırsat var. Doğanın nimetlerinden teknolojiyle faydalanabiliriz. Eğitim çok önemli, çiftçilerimizin ne kullanabileceklerini bir şekilde anlatmalıyız. Herkesin devrede olması lazım. Bankalar bu noktada çok kritik. Şube bazında birebir bu teknolojileri kullanıma açık hale getirebilecek bireysel kredilerin çıkması önemli.”

Sulama

Prof. Dr. Suat Irmak, Nebraska Üniversitesi “Pivot teknolojisi, tarımsal sulama alanında dünyanın en gelişmiş sistemlerinden biri. Sistem; az su kullanıyor, işçilik giderlerini minimumda tutuyor, toprakta var olan organik materyallere zarar vermiyor, aşırı su kullanımından kaynaklı çoraklaşma ve erozyon riskini de en aza indiriyor.  Pivot’un yanı sıra, tarlanın bütününe yapılan alışılagelmiş sabit düzeyli uygulama yöntemleri yerine, küçük toprak ve bitki kısımlarına kendi gereksinimleri kadar gübre/ilaç, farklı derinlikte toprak işleme, farklı normlarda ekim, farklı düzeylerde sulama ve drenaj uygulayan, böylece daha ekonomik ve çevreye duyarlı üretimi hedefleyen yöntemler de var. “Çiftçiler, gıda üreticileri ve devlet kurumları, yaşam boyu eğitim anlayışı ile güncel trendlerle ilgili bilinçlendirilmezse, teknolojik gelişme ve bilimsel araştırmaların bir faydası yok.”